OĞUZ BOYU
  Eski Türk Devletlerinin Bayrakları
 


BÜYÜK HUNİMPARATORLUĞU

BATI HUNİMPARATORLUĞU

AVRUPA HUN İMPARATORLUĞU

AK HUN İMPARATORLUĞU

GÖKTÜRK İMPARATORLUĞU

AVAR İMPARATORLUĞU

HAZAR İMPARATORLUĞU

UYGUR DEVLETİ

KARAHANLILAR

HARZEMŞAHLAR

GAZNELİLER

BÜYÜK SELÇUKLU İMPARATORLUĞU

ALTINORDU DEVLETİ

BÜYÜK TİMUR İMPARATORLUĞU

BABÜR İMPARATORLUĞU

OSMANLI İMPARATORLUĞU






►16 DEVLETİ AÇIKLAYALIM


Büyük Hun İmparatorluğu

B üyük Hun İmparatorluğu (Çince: 東匈奴,), M.Ö. 220 yılında Hiung-nu'lar tarafından kurulan devlet.

Çin kaynaklarında ise M.Ö. 46 yılında ikiye ayrıldıktan sonra imparatorluğun asıl mirasçısı olan Hiung-nular'ın isimleri olan Doğu Hiung-nu yani Doğu Hunları olarak geçmektedir. Büyük Hun İmparatorluğu'nun M.Ö. 46 yılında ikiye bölünmesine ve varlığını yitirmesine rağmen doğal mirasçısı Doğu Hiung-nular'ının 48 yılında ikiye bölünmesinden ötürü bazı yanlış anlaşılmalar olabilmektedir. Bu bağlamda Büyük Hun İmparatorluğu'nun yıkılışı M.Ö. 46 yılı olmasına rağmen ardılı olan devletler mirasçısı Doğu Hiung-nular'ının 48 yılında yıkılışının ardından kurulmuştur.

Hiung-nu adına ilk olarak M.Ö. 318 yılında Çin ile yapılan Kuzey Şansi Savaşı'nda ve bunun sonucunda yapılan anlaşmada rastlanmaktadır. Hiung-nular günümüzün Moğolistan bölgesinde; Çin'in kuzeybatısında yaşamlarını sürdürmekteydiler. Bilinen ilk imparatorları Teoman'dır. En büyük imparatorları ise, Mete'dir. Çinliler önüne geçemedikleri Hiung-nu'ların saldırılarının ardından M.Ö. 214 yılında Çin Seddi'ni inşa etmek zorunda kalmıştır. Bu yapı günümüzde halen bir dünya harikası olarak kabul edilmektedir. Ming Hanedanı döneminde de yenilenen büyük duvarın birçok kısmı sağlamlığı ile günümüzde hala ayakta kalmıştır. Doğu Hiung-nular en parlak dönemini Mete zamanında yaşamıştır.

Kuruluşu hakkında kesin bilgiler yoktur. M.Ö. 220 yılında Teoman tarafından kurulduğu kabul edilir. Teoman'dan sonra devleti büyük bir imparatorluk haline getiren Mete'dir. Türk ve Moğol boylarını bir çatı altında toplayan ete, İpek Yolu'na egemen olmak için Çin ile savaşmıştır. M.Ö. 200 yıllarında Çin'i yenilgiye uğratarak vergiye bağlamıştır. M.Ö. 187 yılında başında Ka-o-ti'nin bulunduğu Çin İmparatorluk Ordusu'nu, Pa-i-Teng Seferi'nde on tümenden oluşan (yüz bin kişiye tekabül eder) disiplinli ve düzenli ordusuyla yenilgiye uğratmıştır. Bu Çin ordusunun sayısının bazı kaynaklarda iki yüz bin bazı kaynaklarda ise otuz beş tümen yani üç yüz elli bin olduğu yazmaktadır. Mete devrinde Sibirya, Çin Denizi, Japon Denizi ve Hazar Denizi arasında kalan tüm topraklara hakim olunmuştur.

Mete'nin Çin'i topraklarına bağlamayıp, vergi almak suretiyle yönetmesi sebebi, Çin yerleşik hayatı ve siyasi etkisinden uzak durma olarak yorumlanır. Bunun yanında Çin'in kalabalık nüfusu altında Hunluk özelliklerini kaybetmek istememiştir.

 

 



G üney Hiung-nu (Çince: 南匈奴 pinyin: nán xiōng nú, Türkiye Cumhuriyeti'nin literatüründe Batı Hun İmparatorluğu; M.S. 48 - 216), Ho-han-ye yönetimindeki Doğu Hiung-nu'nun tekrar parçalanmasında Güney topraklarını idare eden devlettir.

Hiung-nu, M.Ö. 46 yılında Ho-han-ye Tanhu (呼韓邪單于 hūhánxié dānyú) ve Çiçi Tanhu (郅支單于 zhìzhī dānyú) kardeşleri arasında Doğu Hiung-nu ve Batı Hiung-nu olmak üzere ikiye ayrıldı. Doğu Hiung-nu'yu Ho-han-ye, Batı Hiung-nu'yu Çiçi yönetti.

Ho-han-ye'nin ölümünden sonra Doğu Hiung-nu Panu (蒲奴單于 pinyin: púnú dānyú, taht: M.S. 46 - ?) ve yeğeni Pi (比 bǐ: tam adı: 醢落屍逐鞮單于: hǎiluòshīzhúdī dānyú)'nin taht kavgasına sahne oldu. M.S. 48 yılında Doğu Hiung-nu, Güney Hiung-nu ve Kuzey Hiung-nu olarak ikiye ayrılmıştır. Pi Güney Hiung-nu'yu, Panu ise Kuzey Hiung-nu'yu yönetmiştir.

Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin tarih literatüründe Panu'nun yönettiği Batı Hun İmparatorluğu" adlı bir devlet yaratılmıştır.

Çin egemenliği gölgesinde yönetilen bu imparatorluk Talas'ın doğusunda Çin'e kadar olan topraklara egemendi. Bu bölgeler Çin seddinin kuzeyinden kansu bölgesini oradan da gobi çöllerini kapsıyordu. Güney Hiung-nu-lar Çin hakimiyetini kabul etmişlerdir ve 216 yılına kadar hanedanlık sürmüştür.

Hiung-nu'lar tüm mirasçıları önce Doğu Hiung-nu'lar, oradan da Güney Hiung-nu-lardır. Ho-han-ye'nin soyu Pi ile devam etmiştir.

Çin'e yakın bölgede bulunan Güney Hiung-nu Çin üstünlüğünü kabul ettiği halde, Baykal gölü ve çevresinde Kuzey Hiung-nu bağımsız kalmayı tercih etmişti. Ancak Çinliler Güney Hiung-nu'yu kışkırtarak Kuzey Hiung-nu'yu yıprattılar. Sonuçta güneyden gelen Güney Hiung-nu'nun hücumleri ile kuzeyden gelen Türk kavimlerinden Tiele'nin akınları arasında sıkıştırılmıştı. Bu nedenle Pi çevresindeki kabileler Talas'ın batısına göç etmişti.

Çin, M.S. 216 yılında da Güney Hiung-nu'yu tamamen yok etti.




  
AVRUPA HUN İMPARATORLUĞU
Siyenpiler ile yaptıkları savaşları (220) kaybettikten ve Asya’daki Büyük Hun İmparatorluğu dağıldıktan sonra Hunlar’ın bir kısmı Dinyeper Nehri ile Aral Golü doğusu arasındaki bölgeye yerleştiler ve Dördüncü Yüzyılın ortalarına kadar orada yaşadılar. Bu târihten itibaren Batı’ya akın etmeye başladılar. Hunlar’ın yurtlarını niçin bırakıp göç ettikleri iyice bilinmiyor, herhalde geçim şartlarının bozulması onları bu işe zorladı. Hakanları Balamir’in idaresinde Volga’dan Batı’ya doğru ilerlemeye başladılar. O târihlerde Kuzey Karadeniz’den Macaristan’a kadar olan yerlerde Cermen asıllı kavimler oturuyorlardı. Hunlar önce bunlardan Doğu Gotları’na hücum edip dağıttılar. (374), arkasından Batı Gotları’nı mağlup ederek onların ülkesine girdiler (375).                          


Doğu’dan Batı’ya doğru uzanan Hun akınının yerinden yurdundan ettiği birçok kavimler böylece Batı’ya itilerek Roma İmparatorluğu topraklarım altüst ettiler. Kuzey Karadeniz’den İspanya’ya kadar her taraf allak-bullak oldu. Avrupa’nın etnik manzarasını değiştiren bu büyük hâdiseye tarihte “Kavimler Göçü” denir.
Dördüncü Yüzyıl’ın sonunda Hunlar Batı’da Tuna’yı geçerek Balkanlar’a indiler, Doğu’da da Kafkaslar’dan Anadolu’ya girdiler. Bu ikinci akıncı kolu Güney Anadolu’dan Suriye’nin Akdeniz kıyılarına ve Kudüs’e kadar yıldırım hızıyla ilerledi. Sonbaharda aynı yoldan Azerbaycan’a döndü. Roma İmparatorluğu bu akından o kadar şaşırmıştı ki, her tarafta Hunlar hakkında akıl almaz hikâyeler anlatılıyordu. Batı’da ise Balamir’in oğlu Ildız’ın komutasındaki Hun süvari birlikleri Bizans İmparatorluğu’nu barışa zorladı, Batı Roma İmparatorluğu ise kendi ülkesini talan eden barbar kavimler (Gotlar, Vandallar, Burgondlar, Saksonlar vs.) karşısında Hunlar’la anlaşma yoluna gitti.
Ildız’dan sonra Hun tahtına geçen Karaton ve Rua zamanlarında Hunlar Bizans’ı yıllık vergiye bağladılar, Batı Roma’yı da barbar kavimlerin ve Bizans’ı istilâ tehditlerine karşı korudular. Hun gücü bir masal gibi bütün Avrupa’yı âdeta büyülemiş ve korkutmuştu. Bu korkunun izlerini Batı milletlerinin hafızalarında hâlâ bulabiliyoruz.
Hun İmparatoru Rua’nın 434′de ölmesi üzerine devletin başına Attila geçti. Attila, Rua’nın kardeşlerinden Muncuk’un oğlu idi. Amcaları Aybars ve Oktar İmparatorluğun sağ ve sol kanat hanları idi. Attila kardeşi Bleda ile birlikte hükümdar oldu, ama asıl idare ve kudret Attila’nın elindeydi. Attila’nın hükümdarlık devri Hun İmparatorluğu’nun altın çağıdır. O târihte Hunlar Volga Nehri’nin doğusundan bugünkü Fransa’ya kadar olan bölgeye hâkim olmuşlardı. İdareleri altında çeşitli Türk boyları da dâhil olmak üzere tam kırk beş kavim yaşıyordu ki, bunların çoğu şimdiki Avrupa milletlerinin dedeleridir.

 

Ak Hun İmparatorluğu

Ak Hunlar (Bizans kaynaklarında Eftalit, Çin kaynaklarında Ak Hiung-nu, Hint kaynaklarında ise Sveta-Hūna olarak geçer), dördüncü yüzyılın başlarında Isığ Gölü çevresinde Avarlar'a bağlı yaşarlarken bu yüzyılın ikinci yarısında Maveraünnehir'e ve Toharistan'a yayılmış bir devlet.

Batıya doğru ilerlemelerine devam ederek Çin'in kuzeybatısındaki Gobi Çölü'nden Hazar Denizi kenarına kadar yayılan bir devlet kurmuşlardır. Ak Hunlar’ın güneye inen bir kolu da Kabil çevresinde bulunan Kuşanlar'ı yenerek Hindistan'a doğru ilerlemiş ve Hindistan'da bulunan Gubta İmparatorluğu'nun 40 yılında parçalanmasından sonra 530 yılında İndüs Vadisi'ni ve Ganj Vadisi'ni almışlardır.

Fakat Hindistan'daki Ak Hunlar beşinci yüzyılın yarısından sonra tarih sahnesinden çekilerek yerli halk arasında kaybolmuşlardır. Batı Ak Hunları ise, bir taraftan Orta Asya'da hâkimiyeti temin eden Göktürkler'in bir taraftan da İran'da hüküm süren Sasaniler'in arasında kalmışlar, iki taraftan saldıran kuvvetli düşmanları ile başa çıkamayarak 567 yılında tarih sahnesinden silinmişlerdir.


 

Göktürk İmparatorluğun tarihçesi

Göktürk İmparatorluğu Türk toplumu tarafından kurulan dördüncü devlettir. Göktürk İmparatorluğu 552 - 745 yılına kadar varlığını korudu ve sürdü. Çin İmparatorluğu ile uzun süre rekabet ve savaş içinde bulundu. Kardeş kavgaları, iç savaşlar ve Çinliler ile olan uzun savaşlar bu Türk İmparatorluğun  zayıflayıp  yıkılmasına neden oldu. Yine de Türk toplumu tarafından kurulmuş olan bu İmparatorluk Asya  tarihinde kalıcı izler bıraktı.

Bu imparatorluk sadece
Asya tarihini değil Türk siyasi tarihini ve aydınlatan anıtlar bıraktı, Orhun yazıtları. Göktürkler'in Göktanrı olarak adlandırılan bir inanca sahip oldukları tarih araştırmacıları tarafından dile getirilmektedir. Orhun yazitları bu görüşü doğrulamaktadır. Müslüman olmadan önce tarihte ilk kez Türk adını devlet adı olarak kullanmış Göktürklerin dini Göktanrı diniydi.



AVAR İMPARATORLUĞU

Avarlar, Orta Asya kökenli bir kavimdir. Önce 3.-6. yüzyıllar arasında Asya'da, ardından 6.-9. yüzyıllar arasında Doğu Avrupa'da devlet kurdular. Avrupalıların da Arap ve Bizans kaynaklarına dayanarak Avar adını verdiği bu kavmi Göktürkler "Apar" olarak adlandırıyordu. Apar adı karşı koyan manasına gelmektedir. Ancak Çinlilerin "Juan-Juan" ve ya Cücen  dedikleri kavim ile aynı olup olmadığı kanıtlanmamaktadır.

 

Asya Büyük Hunlarına bağlı boylardan doğan bu kabile, Uar ve Kun olmak üzere iki büyük kabileye dayanmaktadır. Avarlar, 6. yüzyıl sonlarında bugünkü Moğolistan, İç Moğolistan ve Kore'ye kadar olan toprakları içine alan büyük bir devlet kurdular.


552 yılında Göktürkler Avar hakimiyetine son verince Avar sülaleleri batıya doğru göçtüler. 558 yılında Sibir Türkleri ile karşılaştılar ve Sibirleri yağmaladılar. Karadeniz’in kuzeyinden geçerek bugünkü Romanya ve Slovakya topraklarına girdiler. Bizansın boşluğundan yararlanarak Balkanları denetimi altına aldılar





HAZAR İMPARATORLUĞU

 
Hazar İmparatorluğu, 5 ve 10. yüzyıllar arasında Karadeniz'in Kuzey kıyıları, Kiev'e kadarki bugünkü Ukrayna toprakları, Hazar Denizi'nin Kuzey ve Kuzeybatısını kaplayan geniş topraklarda hüküm sürmüş olan bir Türk Devletidir. İslamiyet'ten önce Türklerin tamamına yakını Şaman olmasına rağmen Hazarların yönetim kademesi Museviliği benimsemiştir.

 


Sibir Türkleri'nin ve bazı Göktürk boylarının devamı olan Hazarlar, Göktürk birliği döneminde Göktürklerin Batı kanadını oluşturmaktaydı. Göktürklerin yıkılmasından sonra bağımsızlaştı. 7. yy ile 10. yy arasında Hazar denizi ile Karadeniz’in kuzeyinde egemenlik kurdular.

Halife Osman'ın başında bulunduğu Araplarla ve Sasanilerle savaş yaptılar. İmparatorluk doğudan gelen Peçenekler sebebiyle zayıfladı ve Rus Knezliği tarafından yıkıldı.

 Uygur Devleti   

En eski Türk devletlerinden biri olan Uygurlar   Kutluğ Kül Bilge Kağan tarafından 745 te kurulmuş,dahili karışıklıklar ,manihaizimin ,tesirleri ,Kırgızlar'ın istilası ile 840 ta yıkılmıştır.

        Ortaçağ da gelişmiş bir uygarlık kuran Uygurlar ,önceleri Kuzey Moğolistan'da yaşıyorlardı.Hun İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Göktürkler'in buyruğu altına girdiler.Daha sonra da onlara karşı ayaklanarak 740 ta bağımsız bir devlet kurdular.Öteki Türk boylarını egemenlikleri altına alarak güçlendiler.Uygurlar  Çinliler le de ilişki kurdular.lX.yy.ın ortalarında Tibetliler le Kırgızların saldırısına uğrayarak yıkılan Uygur Devleti ortadan kalkınca ,Uygurlar Batıya göç ederek (840) küçük,dağınık devletler kurdular.Sonunda bütün Uygurlar , Cengizhan zamanında Moğolların egemenlikleri altına girdiler.Böylece son Uygur devleti de ortadan kalktı (1212).O zamandan beri bir daha bağımsız olamayan Uygurlar , bugün Çin'in kuzey batısında ,Çin egemenliği altında yaşamaktadırlar.

        Uygurlar  Yenisey kaynakları,Çu-Talas havalisi ,İç Asya ve Kerulen'a kadar olan sahaya   yayılmıştır.

        Uygurlar sanat,yapı,yönetim işlerinde ileri bir uygarlıktılar.14 harfli bir alfabe kullanırlardı.Buddha dinine bağlıydılar.Uygur fikir adamları Arapça ve Hintçe den çeviriler yaptılar.Uygurlardan kalan en önemli yapıt Yusuf Has Hacip'in "Kutadgu Bilig" (mutlu olma bilgisi ) adlı eserdir.

Karahanlılar (Farsça: قراخانيان Qarākhānīyān ya da خاقانيه Khakānīya), 942 - 1212 yılları arasında Orta Asya ve günümüz Doğu Türkistan toprakları üzerinde hüküm sürmüş Türk devletidir.

Bazı tarihi kaynaklarda bu Krallık, İlekhan Krallığını olur, bulunan maden paraların bir çoğunda tipik "İlek (Iilik, elik, vs)" bir sözü vardır, İslâmi kaynaklarda, örneğin Ali ibn el-Esir o hanedanın ismini, al-Hāqaniya, al-Hāniya veya al-Āfrāsiyā diye tanımlamıştır. Eşzamanlı edebiyat kaynaklarda genellikle hanedan ismi Kağaniye (Ḵāqāniya) (Ḵağan [yurdu]), al-Moluk al-Ḵāniya al-Atrāk veya Āl-e Afrāsiāb (Afrasiab evi, Şehname'deki Turan kralı) denilmiştir.

        

   HARZEMŞAHLAR

Ceyhun ırmağının Aral gölüne döküldüğü yerin güney kesimleri Harzem adıyla anılır. Öteden beri burada hüküm sürenlere Harzemşah denilmiştir. Harzemşahlar sülâlesinin atası Anuş-Tegin isminde, Begdili Türk zümresine mensup bir kişidir. Anuş- tegin Selçuklu Sultanı Melikşah'ın saray hizmetinde bulunuyordu. Oğlu Kudbeddin Muhammed, Selçuklulara bağlı kalarak, Harzemşah unvanı ile bu bölgenin valiliğini üstlenmiştir Daha sonra başa geçen Atsız ve İl-Arslan devirlerinde hem Irak Selçukluları hem de Kara-Hıtaylarla mücadele edildi. Nitekim İl-Arslan, Sultan Sencer'in ölümü üzerine bağımsızlığını ilân etti Harzemşahların en büyük hükümdarı Alaaddin Tekiş'tir. Tekiş, önce Kara-Hıtaylar'ı, ardından son Selçuklu Hükümdarı II. Tuğrul'u yendi. Harzemşahlar kısa sürede sınırlarını Doğu Anadolu'dan Maverâünnehir'e kadar genişlettiler. Âdeta Selçuklu devletinin vârisi oldular. Karahanlı ve Kara-hıtay devletlerine son verdiler. Ancak bu parlak dönem uzun sürmedi. 1220'de bütün ülke Cengiz Moğolları'nın istilâsına uğradı. Celâleddin Harzemşah devleti yeniden toparlamak için uğraştıysa da başarılı olamadı. Ölümü üzerine Harzemşahlar Devleti tamamen ortadan kalktı.





       GAZNELİ DEVLETİ

Gazneli Devleti (
Farsça: غزنویان Ghazneviyān), 961 - 1187 yılları arasında Maveraünnehir, Hindistan'ın kuzeyi ve Horasan'da hüküm süren,memlûk kökenli (Türk) olduğu halde kültürel açıdan ve de facto olarak Fars hanedanlıklarının ardılı kabul edilenTürk-Fars İslam devleti veya Türk-İslam devletiydi. Gazneliler adlarını başkent edindikleri, şu an Afganistan sınırları içinde bulunan, Gazne şehrinden almıştı. Gazne Devleti'nden önce bu topraklarda hüküm sürmüş olan Fars asıllı Samanîlerin siyasi ve kültürel etkisinden dolayı Gazneli Türkler, zaman içerisinde Farslaşmışlardır.

 

Gaznelilerin kurucusu sayılan

Alp Tegin, Samanîlerin ordu komutanlarındandı. Ancak, hanedanlığın tam anlamıyla kuruluşu, onun damadı Sebük Tigin döneminde gerçekleşmiştir. Sebük Tigin, Gazne şehrini başkent yaparak, Samanî sultanlarının egemenliğinden kurtulmuştur.Sebük Tegin'in oğlu Sultan Mahmut döneminde imparatorluğun sınırları Ceyhun'dan İndus Nehri'ne, oradan da Hint Okyanusu'na kadar uzandı ve Rey ve Hamedan'ı da kapsadı. I. Mesut döneminde Gaznelilere ait, köklü ve büyük toprakların bir kısmı kaybedilmiştir. Batı bölgelerinin neredeyse tamamı, Dandanakan Savaşı sonrasında Selçuklu Devleti'ne kaptırılmıştır ve elde Afganistan, Belucistan ve Pencap bölgeleri kalmıştı. Selçukluların 1157'de dağılması, Gaznelilere pek yarar sağlamadı. Bu karışık ortamdan güçlenerek çıkan Gurlular, 1151'de Behramşah'ı yenilgiye uğratarak Gazne'yi ele geçirdiler. Bundan sonra hükümdarlıklarını Lahor'a çekilerek devam ettiren ve İslam dinini Hindistan'ın içlerine kadar yaymış olan Gaznelilerin son hükümdarı Hüsrev Melik'in Gurlular tarafından 1186'da esir alınmasından sonra, Gazneliler'e kesin olarak son verilir.

 

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ

Büyük Selçuklu Devleti (Arapça: السلاجقة al-Salācike, Farsça: سلجوقيان Salcūkiyān), Selçukluların kurduğu ilk devlettir.

Göçmen Türklerde bozkırdaki ırmakları geçiş büyük önem arzediyordu. Oğuzname'de salı keşfeden kişi boyun önemli bir atası sayılmaktadır. Hanedanın atası olan Selçuk Bey tarafından temeli atılan bu devlet Bağdat'ı kendine başkent yaparak Abbasi halifesinin koruyucusu konumuna erişti. 1092 yılında Selçuklu hükümdarı Melikşah'ın ölümünden sonra bölünmeye uğradı. Selçuklular tarafından kurulan diğer devletler Kirman Selçuklu Devleti, Irak Selçuklu Devleti, Suriye Selçuklu Devleti ve Anadolu Selçuklu Devleti'dir. 1040-1157 yılları arasında hüküm süren Büyük Selçuklular, en güçlü oldukları dönemde Harezm, Horasan, İran, Irak, Suriye, Arap Yarımadası ve Doğu Anadolu'ya egemen olmuş bir Türk devletidir. Kapladıkları alan doğuda Balkaş ve Issık Gölleri, Tarım Havzası; batıda Ege ve Akdeniz sahilleri, kuzeyde Aral Gölü, Hazar Denizi, Kafkasya, Karadeniz; güneyde Arabistan dahil Umman Denizi'ne kadar ulaşıyordu (10.000.000 km2).


ALTIN ORDU DEVLETİ

Altın Ordu Devleti(Altın Orda Devleti), Moğolların kurduğu devletlerden biridir. Kazan ve çevresinde bulunan Kazan Türkleri medeniyeti ve Türk kitlesinin yoğunluğu karşısında Moğol Altınorda yöneticileri, gittikçe Türkleşmişlerdir.Altınordu Devleti olarak da bilinen bu devlet, 13.-16. yüzyıllarda Doğu Avrupa ile İdil Nehri boylarında egemen olmuştur.

Moğol İmparatoru Cengiz Han ölmeden önce topraklarını oğulları arasında paylaştırmıştı. Seyhun Irmağı ile Balkaş Gölü’nün batısındaki yerleri büyük oğlu Cuci Han’a vermişti. Cuci Han’ın küçük oğlu Batu Han, batıya doğru giriştiği seferlerle bu toprakları genişletti. Cuci’nin toprakları sonradan Batu Han ile ağabeyi Orda Han arasında paylaşıldı. Balkaş ile Aral gölleri arasındaki ve Seyhun Irmağı’nın güneyindeki yerler Orda’ya verildi. Harezm ve yeni alınan topraklar Batu’nun yönetimine bırakıldı. Orda’nın yönetimindeki doğu bölgesine Ak Orda , Batu’nun yönetimindeki batı bölgesine de Gök Orda adı verildi. Gök Orda sonradan Altın Ordu olarak adlandırıldı.


1242’de Altın Ordu Devleti’ni kuran Batu Han, İdil Nehri’nin aşağı havzasındaki Saray kentini kendine başkent edindi ve topraklarını genişletti. 1256’da Batu Han öldüğünde devletin sınırları Kıpçak Bozkırı’nı (Deşt-i Kıpçak), İdil’in aşağı ve orta havzasını, Seyhun ve İdil ırmakları arasındaki Aral Gölü yöresini, Kafkasların Azerbaycan’a kadar olan kesimini kapsıyordu. Altın Orda Devleti, Lehistan (Polonya) ve Litvanya’yı vergiye bağlamıştı.

Batu Han’ın yerine Berke Han geçti. Berke Han, İslam dinini benimsedi ve Moğolların bir başka kolu olan İlhanlılarla savaştı. Bulgaristan’da Bizans ordusunu yendi. 1260’ta, ortaçağın en büyük kentlerinden biri sayılan Saray Berke kentini kurdu.

Berke Han’ın ölümünden sonra Mengü Timur Han, Özbek Han ve Canıbek Han Altın Ordu Devleti’nin gücünü korudular. Canıbek Han’ın ölümünden sonra taht kavgaları başladı. Toktamış Han 1380’de Timur’un desteğiyle tahta çıkarak bu çatışmalara son verdi. Daha sonra Timur’un Altın Orda topraklarına sefer düzenlemesi ve taht kavgalarının yeniden başlaması Altın Ordu Devleti’ni güçsüz düşürdü. Bu kavgalarla parçalanan Altın Ordu Devleti topraklarında Kazan Hanlığı, Kırım Hanlığı, Astrahan Hanlığı, Nogay Hanlığı ve Sibir Hanlığı kuruldu. Kalan toprakları Kırım Hanlığı ele geçirdi ve 1502’de Altın Orda Devleti tarihten silindi.

Altın Ordu Devleti’de yönetsel konular soyluların oluşturduğu Kurultay’da görüşülür ve karar bağlanırdı. Topraklar ve otlaklar Moğol soylularının elindeydi. Halk bu toprakları işler, ürünlerin belirli bir bölümünü bağlı oldukları beye verirdi. Göçebe bir toplumdan gelen Altın Ordu hükümdarları, göçebeleri yerleşik düzene geçirmeye çalıştılar. Aşağı İdil’de 20’den çok kent kurdular. Bu kentlerin en büyüğü olan Saray Berke’nin nüfusunun 100 binden daha fazla olduğu sanılır

Egemenlik Alanı Günümüz Avrupa Rusyası, Karadenizin kuzeyi, Gürcistan’ın bir kısmı, Balkanların bir kısmı.


Altınordu Hanedanları [değiştir]Batu Han
Sartak Han
Ulakçı Han
Berke Han
Mengü Timur Han
Tuda Mengü Han
Tula-Buka Han
Tohta(Tohtu) Han
Özbek Han
1.Canı-Bek Han
Berdi-Bek Han
Hızır Han
Kulna Han
Murid Han
Ordu Melik Han
Timur Hoca
Bazarcı Han
Nevruz Han
Keldi Bek Han
Abdullah Han
Pulat Hoca
Aziz Han
2.Canı-Bek Han
Gıyaseddin Bulak Han
Mamat Sultan
Urus Han
Arap Şah Han
Hacı Çerkes Han
Kağan Bey Han
Toktamış Han
Timur Kutluk Han
Şadi Bek Han
Polat Han
Timur Han
Celâleddin Han
Kebek Han
Cebbar Berdi Han
Kadir Berdi Han
Uluğ Muhammed Han
Gıyaseddin Han
Barak Han
Seyyid Ahmed Han
Ahmed Han
Şeyh Ahmed Han

Siyasi Tarih [değiştir]dang nerde kaldı peki bu durumda? Cengiz Han’ın 1227’de ölümünden sonra büyük hanlık makamını Ögedey işgal etti. Onun hâkimiyeti, Türk-Moğol Hakanlığı’nın teşkilâtlandırılması bakımından mühimdir. Bu maksatla kurultaylar toplanmış ve bazı umumî kurallar konulmuş, Cengiz’in "yasa"sı tatbik edilmekle beraber, şehirli ve köylü ahalinin ihtiyacına göre bir idare kurulmuştu. 1235’te devlet işlerini alâkadar eden yeni meseleler münasebetiyle toplanan büyük kurultayda Batı Seferi, yani Doğu Avrupa’nın istilâsı kararlaştırıldı. Bu maksatla bilhassa Türkler’den olmak üzere büyük bir ordu toplandı. Miktarı bilinmeyen bu Moğol-Türk ordusunun birkaç yüz bin kişiden ibaret olduğu muhakkaktır. Fütuhatın başlangıcı 1236 yılına rastlar.

Bu muazzam ordunun başında Cengiz’in torunu, Batu (Çoçi Oğlu) bulunuyordu. Aslında Harezm, Kafkasya ve İrtiş’in batısı büyük oğlu Cuci’ye düşmüştü (1224). Fakat Cuci, Cengiz Han’dan az önce öldü ve ona ayrılan yerler oğlu Batu Han’a verildi. Ona verilen bölgede kurulan devletin adı "Altınordu", asıl kurucusu da Batu Han’dır. Altınordu adı Moğolca’da çadır demek olan "Orda" kelimesinden gelir. Hanların ordugahında han çadırının üzeri altın kaplama olduğu için, bu çadıra "Altınordu" deniliyordu. Zamanla bu kelime Türkçe’de "Altınordu" şeklinde yazılır.

Hem Altınordulular, hem de "kral sarayı" ve "ordugah" anlamlarında kullanılır. Batu Han’a ait olan yerlere, babasının adından dolayı "Cuci Ulusu" deniyordu. Ulus, "Birleşik İller" anlamında, yani yer adı olarak kullanıyordu.Sefere, ondan başka birçok Çingiz oğulları (prensleri) de iştirâk edeceklerdi. Ön kıtaların kumandanı olarak da en meşhur generallerden biri olan Sobutay’ı (Sübegetey, Sübetey) görüyoruz. Askerlerin büyük bir çoğunluğunu Orhun ile Yayık ve İrtiş aralarında yaşayan Türk kabileleri teşkil ediyordu. İlk darbe Bulgarlar üzerine oldu. Bu hareket 1224’de Bulgarlar’ın Don boyundan dönen Moğol kıtalarına hücumların öcünü almak için yapılmıştı.

Bulgarlar az bir zaman içinde yenildiler; başta Bulgar olmak üzere şehirleri tahrip edildi. Şehirlerden ve büyük yollardan uzakta kalan halkın, bu istilâdan zarar görmediği muhakkaktır; şehirli ve köylü ahaliden birçoğunun da kaçarak, ormanlarda saklandığı anlaşılmaktadır. Bu suretle Moğol istilâsından sonra Orta İdil sahasındaki Bulgar unsuru ortadan kaldırılmış olmadı; yok olan şey: müstakil bir Bulgar devletiydi. Nitekim, çok geçmeden bu bölgede Bulgar beylerinin yeniden faaliyette bulunduklarını görüyoruz.

1237 sonunda kış mevsimi olmasına rağmen, Moğol-Türk ordusu Rus bölgesinin istilâsına başladı. Bu sıralarda Rus yurdu birçok knezliklere bölünmüştü. Ryurik sülâlesine mensup olmak üzere, muhtelif mıntıkalarda, knezleri, müstakil birer beylik hâlinde hükümet etmekte idiler; artık Kiyef merkez olmaktan çıkmıştı; onun yerine Suzdal Rusyası (Merkezi Vladimir) yükselmişti; batıda da Haliç knezleri kuvvet bulmuşlardı.


Altınordu Devletinin Türk ve Dünya tarihine katkıları Timurların Altınordu devletini yıkmasıyla Rusya, Avrasya’da önemli bir güç haline gelmeye başladı ve Orta Asya Türkleri’ni tehdit etmeye başladı.
Başlangıçtaki Moğol kabile ve yöneticileri Türk kültürü, nüfusu ve dili karşısında gittikçe Türkleştirler



BÜYÜK TİMUR İMPARATORLUĞU

Timur İmparatorluğu (
Farsça: kendi adlandırması گوركانى Gurkānī, tarihe geçtiği adı تيموريان Tīmūriyān), Fars-İslam idarî ve kültürel gelenekleri ile Türk-Moğol görenek ve usulünün sembiyozuna dayanan ve TürkleşmişMoğol (Karaunas) boylarından biri olan Barlaslar tarafından yönetilen çok uluslu bir imparatorluktur.1507'de Akkoyunlular ve Karakoyunlular'la mücadele neticesinde zayıflamaları ve Özbeklerin istilasına uğraması sonucu yıkılmıştır





BABÜR İMPARATORLUĞU

Babür İmparatorluğu (Farsça: امپراتوری مغولی هند Empīrāturī-ye Moġolī-ye Hend (HintMoğolEmirliği) ya da سلطنت مغولی هند Soltanat-e Moġulī-ye Hend (HintMoğolSultanlığı), kendi adlandırması: گوركانى Gurakānī, günümüzde Hindistan toprakları üzerinde bulunan bölgede kurulmuş olan devlet.

Timur'un torunu olan Babür tarafından 1526 kurulmuştur. 1858 yılında bir isyan üzerine bölgeye müdahale eden İngiliz'lerce Hindistan'daki Babür İmparatorluğu'na son verilerek; Hindistan, Büyük Britanya İmparatorluğu'na bağlanılmıştır.

Hükümdarlığın adı: Gürganiyye 'dir.




 OSMANLI İMPARATORLUĞU

Osmanlı İmparatorluğu veya Osmanlı Devleti (Osmanlı Türkçesi: دَوْلَتِ عَلِيّهٔ عُثمَانِیّه - Devlet-i ʿAliyye-yi ʿOsmâniyye) 1299-1923 yılları arasında varlığını sürdürmüş Türk-İslam devleti. Tarihçi Halil İnalcık, 27 Temmuz1302Koyunhisar Savaşı (veya Bafeus Savaşı)'nı devletin kuruluş tarihi kabul etmektedir. gibi bazı tarihçiler Türkiye'nin tek ardıl devlet sayılması gerektiğini savunurlar.

Devletin kurucusu ve Osmanlı Hanedanının atası olan Osman Gazi, Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundandır. Devlet, Bilecik ilinin Söğüt İlçesinde kurulmuştur. Buna karşın Prof. Dr. Halil İnalcık, Osmanlı Devleti'nin 1299'da Söğüt'te değil 1302'de Yalova'da Bizans'a karşı yaptığı Bafeus Savaşı sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia etmiştir Osmanlı İmparatorluğu'nun Yalova'da kurulduğu iddiasına Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu da destek vermiştir.İtanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Bizans İmparatorluğu'nu yıkmış, bazı tarihçilere göre bu Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Güneydoğu Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıda Cebelitarık Boğazı (ve 1553'te Fas kıyıları'na, doğuda Hazar Denizi ve Basra Körfezi'ne, kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna'nın bir bölümüne ve güneyde Sudan, Eritre, Somali ve Yemen'e uzanmaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu 29 eyaletten ve vergiye bağlanmış Boğdan, Erdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Devlet zaman zaman denizaşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu'ndaki kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote (1585) Madeira (1617), Vestmannaeyjar (1627) ve Lundy (1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Devlet altı yüzyıl boyunca Doğu dünyası ile Batı dünyası arasında bir köprü işlevi görmüştür. Hakimiyeti altında bulunan topraklarda yaşayan halklar zaman zaman, toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır. Genel olarak din, dil ve ırk ayrımından uzak durduğu için yüzyıllarca birçok devleti ve milleti hakimiyeti altında tutmayı başarmıştır. Osmanlı İmparatorluğu, eski Türk örf ve adetlerinin ve İslam kültürünün yükümlülüklerinin doğrultusunda bir yönetim şekli belirlemiştir.

Türkiye 
 
  Bugün 2 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol